Emzirmenin size ve bebeğinize faydaları nelerdir?

Anne sütü bebeğiniz için en iyisidir, ve emzirmenin yararları temel beslenmenin çok ötesine geçer. Bebeğinizin yaşamının ilk 6 ayında bebeğinizin ihtiyacı olan bütün vitamin ve besleyici öğeleri içermesine ek olarak, anne sütü bebeğinizi hastalıklardan koruyan ve hastalıklarla savaşan maddelerle doludur.

İlk 6 ay için (her miktarda anne sütü faydalı olduğu halde) Amerikan Pediatri Akademisi’nin emzirmeyi önermesinin sebeplerinden biri budur. Ve bilimsel çalışmalar emzirmenin sağlığınız için de iyi olduğunu göstermektedir.

Emzirmenin size ve bebeğinize sunduğu en önemli faydalardan bazıları:

  • Emzirme sizi ve bebeğinizi uzunca bir hastalık listesinden korur.

Dünya üzerindeki çok sayıda çalışma anne sütü ile beslenen bebeklerde mide virüsleri, alt solunum yolları hastalıkları, kulak enfeksiyonları ve menenjitin daha az görüldüğünü ve hastalık gelişse bile  daha hafif seyrettiğini göstermektedir.

ABD Ulusal Çevre Sağlığı Bilimleri Enstitüsü tarafından yapılan kapsamlı bir çalışma, anne sütü ile beslenen çocuklarda 28 gün ve 1 yaş arası  ölüm riskinin  anne sütü ile beslenmemiş çocuklardan yüzde 20 düşük olduğunu, daha fazla anne sütü ile beslenen çocukların düşük riske sahip olduğunu göstermektedir.

Burada geçerli olan ana bağışıklık faktörü sekretuvar immunglobulin A (IgA) denilen bir madde olup büyük miktardaki kolostrumda bulunmaktadır ki bu bebeğiniz için vücudunuzun ürettiği ilk süttür. (Sekretuvar IgA matür sütte düşük konsantrasyonda bulunmaktadır.) Madde, bebeğinizin bağırsaklarında, burnunda ve gırtlağında mukoz membrandan koruyucu bir tabaka oluşturmak suretiyle istilacı germlere (mikrop) karşı koruma sağlar.

Anne sütünüz bilhassa bebeğiniz için biçilmiş kaftandır. Vücudunuz, vücudunuzda bulunan ve patojenlere ( virüs ve bakteri) yanıt vermektedir ve maruz kaldığınız şeye dayalı olarak bebeğiniz için koruma sağlamak suretiyle mevzu bahis patojenlere özel Sekretuvar IgA oluşturur.

Emzirmenin hastalıklara karşı sağladığı koruma, bebeğinizin anne sütü ile beslenme döneminin de ötesine geçer. Çalışmalar, emzirmenin bazı çocukluk kanserlerinin gelişme riskini düşürebildiğini göstermektedir. Bilim insanları, anne sütünün riski nasıl azalttığını kesin olarak bilmemekle beraber anne sütünde bulunan antikorların bebeğin bağışıklık sistemini destekleyebileceğini düşünmektedir.

Ayrıca, emzirme örneğin Tip 1 Diyabet ve Tip 2 Diyabet, yüksek kolesterol ve inflamatuar bağırsak hastalığı gibi yaşamın daha sonraki dönemlerinde atağa geçen hastalıkları barındırmayı engelleme hususunda çocuklara yardım eder. Aslında, bebekler gibi anne sütü verilen erken doğan bebeklerde de ergenliğe ulaşana kadar hipertansiyon görülmesi olasılığı daha azdır.

  • Emzirme bebeğinizi gelişen alerjilerden koruyabilir

İnek sütü ve ya soyadan yapılmış bebek maması ile beslenen bebekler, anne sütü ile beslenen bebeklere göre daha fazla alerjik reaksiyon göstermeye meyillidir.

Bilim insanları, sekretuvar IgA gibi ( sadece anne sütünde bulunan) bağışıklık sistemi faktörlerinin bebeğin bağırsak yoluna koruyucu bir tabaka sağlayarak  gıdaya karşı alerjik reaksiyonları önlemeye yardımcı olduğunu düşünmektedir. Bu koruma olmaksızın, iltihap oluşabilir ve bağırsak duvarı “sızıntılı” hal alabilir. Bu ise sindirilmemiş proteinlerin bağırsağı geçip alerjik reaksiyona ve diğer sağlık problemlerine yol açabilecekleri bölgelere ulaşmalarına olanak sağlar.

Anne sütü ile beslenmek yerine bebek maması ile beslenen bebeklerde bu koruma tabakası oluşmamaktadır, bundan dolayı bu çocuklar iltihaplar, alerjiler ve diğer olası sağlık sorunlarına karşı daha savunmasızdırlar.

  • Emzirme çocuğunuzun zekasını destekler

Birçok araştırmacı emzirme ve zihinsel gelişme arasında bir bağlantının olduğunu bulmuştur. Doğumdan itibaren 6 buçuk yaşına kadar 17,000’den fazla sayıda infantın gözlemlendiği bir çalışmada, araştırmacılar IQ sonuçları ve diğer zeka testlerinden uzun süreli ve tam emzirmenin önemli ölçüde zihinsel gelişimi artırdığı sonucuna vardılar.

4000’e yakın çocuğun katıldığı başka bir çalışma, 5 yaş için hazırlanmış bir kelime testinde anne sütü ile beslenmiş bebeklerin anne sütü ile beslenmemiş bebeklerden önemli ölçüde yüksek puanlar aldığını göstermektedir. Daha süreli emzirilenlerde sonuçlar daha yüksektir.

Doğumdan hemen sonra anne sütü alan oldukça düşük doğum ağırlıklı preterm infantlar anne sütü verilmemiş preterm infantlarla kıyaslandığında, 18 ay sonunda zihinsel gelişim sonuçları daha arttığı görülmüştür. Sonraki bir çalışmada, araştırmacılar 30 ay sonunda daha yüksek sonuçlara ulaşıldığını bulmuşlardır ve anne sütü alan bebeklerin solunum yolu enfeksiyonu nedeniyle hastaneye tekrar hastaneye kaldırılma olasılığı da daha azdır.

Uzmanlar emzirme süresinde oluşan duygusal bağın muhtemelen beyin gücüne bazı yararlar sağladığını söylemektedirler, fakat bu konuda anne sütündeki yağ asitleri en büyük rolü oynamaktadır. 

  • Emzirme çocuğunuzu obezite’den koruyabilir

Amerikan Pediatri Akademisi çocuğunuzun aşırı kilolu ya da obez olma riskini azaltmasına yardımcı bir yol olarak emzirmeyi önermektedir. Amerikan Epidemiyoloji Dergisinde yayınlanan 17 çalışmanın bir analizi, emzirmenin bir çocuğun genç ya da yetişkinken aşırı kilolu olma riskini azalttığını göstermektedir. En güçlü etki anne sütüyle tam beslenmiş çocuklardadır ve daha uzun süreli beslenenlerde ilişki daha güçlüdür.

Uzmanlar, emzirmenin sonraki dönemlerde kilo alımını birkaç nedenle etkileyebileceğini düşünmektedir:

  • Emzirilen bebekler büyüdükçe daha sağlıklı yeme alışkanlığı kazandıran bir özellik olan doyana kadar yeme konusunda daha iyidirler.
  • Anne sütü bebek mamasından daha az insülin içermektedir. (Insülin yağ oluşumunu tetikler.)
  • Emzirilen bebeklerin sistemlerinde, araştırmacıların, uyumlu iştah ve kilo konusunda bir rol oynadığına inandıkları bir hormon olan leptin daha fazla mevcuttur.
  • Bebek maması ile beslenen bebekler anne sütü ile beslenen bebeklerle kıyaslandığında, yaşamlarının ilk haftalarında daha hızlı bir şekilde kilo almaktadırlar.

 

  • Emzirme bebeğinizin SIDS (ani bebek ölümü sendromu) riskini düşürebilir.

 

2009 yılında yayınlanan kapsamlı bir Alman çalışması emzirmenin –tam ya da kısmi- ani bebek ölümü sendromu (SIDS) riskini düşürdüğünü bulmuştur. Araştırmacılar bir aylıkken tam emzirmenin SIDS riskini yarı oranında azalttığı sonucuna vardılar. Amerika Birleşik Devletleri Hastalık Kontrol ve Önleme Merkezi (CDC) SIDS riskini azaltmak için mümkün olduğunca uzun süre emzirmeyi önermektedir.

  • Emzirme stres seviyenizi ve doğum sonrası depresyon riskini azaltabilir

Ulusal Sağlık Enstitüleri 9,000’den fazla çalışma özetini gözden geçirmiş ve emzirmeyen ya da emzirmeyi erken bırakmış kadınların daha yüksek oranda doğum sonrası depresyon riskine sahip oldukları sonucuna varmışlardır.

Çok sayıda kadın emzirme esnasında rahatlama hissi yaşadıklarını bildirmektedir. Çünkü emzirme oksitosin hormonunun salgılanmasını tetiklemektedir. Hayvanlarla ve insanlarla yapılan pek çok sayıda araştırma oksitosinin besleme ve rahatlamayı arttırdığını bulmuştur. (Emzirme esnasında salgılanan oksitosin ayrıca, daha az doğum sonrası kanamaya yol açarak doğumdan sonraki uterus kasılmasına yardımcı olur.

Yapılan bir çalışma, sistemlerinde yüksek oranda oksitosin bulunan kadınların (emziren kadınların yüzde 50’sine karşılık olarak biberon kullanan annelerin yüzde 8’i) stresli kişisel bir sorun hakkında konuşmaları istendikten sonra tansiyonlarının daha düşük olduğunu göstermiştir.

Depresyon tedavisi görüyorsanız hala bebeğinizi emzirebilirsiniz. Doktorunuz, emzirirken depresyonunuzu tedavi etmenin güvenli yollarını bulmanızda size yardımcı olabilir.

  • Emzirme bazı tip kanser risklerini azaltabilir

Pek çok sayıda çalışma uzun süre emzirmiş kadınların meme ve yumurtalık kanserine karşı daha fazla korunduğunu göstermektedir. Meme kanseri için, en az bir yıl emzirmenin en koruyucu etkileri sağladığı görülmektedir.

Emzirmenin nasıl yardımcı olduğu tam olarak bilinmemekle beraber, emzirmenin yol açtığı meme dokusundaki yapısal değişikliklerle ve laktasyonun vücudunuzun ürettiği östrojen miktarını baskılamasıyla alakası olabilir. Araştırmacılar yumurtalık kanseri üzerindeki etkinin östrojen hormonunun baskılamasıyla da alakalı olabileceğini düşünmektedirler.